
Geçtiğimiz günlerde Üskürdarlı ünlü ressam Hoca Ali Rıza’nın sergisine gittim. Sergi Üsküdar sahildeki Nevmekan’da yapılıyordu. Sergide sanatçının 100 yılı aşkın bir süre önce yaptığı binlerce resmin arasından çok özel bir seçki yer aldı. Geçmişten günümüze uzanan bir eserler köprüsünde ilerlerken sanat banyosunda yıkandığımızı hissettik. Daha güzel bir tabir bulamıyorum.
Hoca Ali Rıza bey 1858’de doğdu. Hayatı boyunca Üsküdar’da yaşayıp Üsküdar ve civarının, ayrıca gezip gördüğü bazı başka yerlerin resimlerini yaptı. Resme tutkusu o kadar büyükmüş ki dünyaya bir daha gelsem yine ressam olmayı isterim diyormuş. Sürekli tuvale resimler yaparken, tuval olmadığında kağıtlara peçetelere, sadece manzaraların değil gördüğü beğendiği bütün eşyaların resimlerini yaparken görülürmüş.


Hoca Ali Rıza’nın resim sevgisi bu konuda önemli girişimlerde bulunmasını da sağladı ve resim macerası bu sayede başladı. Kuleli Askeri Lisesi’nde okurken kendisi gibi resme meraklı birkaç arkadaşıyla birlikte dönemin Askeri Mektepler Nazırı Edhem Paşa’ya dilekçe vererek okulda resimhane açılmasını sağladı. Başvuru üzerine okula tayin edilen Mehmet Nuri Paşa’dan resim dersi aldılar. Çalışmaları o kadar beğenildi ki Sultan II. Abdülhamid onları Nişan-i Mecidi ile ödüllendirdi. Hoca Ali Rıza zaman içinde Fransa’da resim öğrenimi görüp İstanbul’a dönen Miralay Süleyman Seyyid Bey, Fransız ressam Mösye Gués ve Osman Nuri Paşa’dan resim dersleri aldı. 1884 yılında Harbiye’nin “Menşe-i Muallim” programından Piyade Mülazım-ı Sani (Teğmen) rütbesiyle mezun oldu ve hocası Osman Nuri Paşa’nın yardımcılığına atandı.


Ressamlığının yanısıra eğitimci kimliğiyle de tanınan bir ressam Hoca Ali Rıza. Örneğin Askeri okullardaki resim derslerine yardımcı olmak için otuz örnekli üç model albüm hazırladı ve bu baskılı albümler dönemin orta öğretim kurumlarında resim sanatının yayılmasında büyük rol oynadı. Ayrıca sivil okullar için de albümler hazırladı.
1891 yılında Osmanlı Devleti’nin ilk başkentlerinde inceleme çalışmaları yapan bir heyete katılarak Türk-İslam eserlerine ait görünümleri defterlerine aktardı. 1895’te Kolağası rütbesindeyken Yıldız Porselen Fabrikası’nda porselen tasarımları yaptı. Aynı yıl Fausto Zonaro’yla tanışan Hoca Ali Rıza, 1897’de Değirmendere’de resim çalışmaları yaptı. Sergide Değirmendere’de yaptığı resimlerden de örnekler yer alıyor.


Türk Yunan savaşını anlatan resimler yaptı. Mahmut Şevket Paşa’nın isteğiyle “Eski Osmanlı” kıyafetlerini kapsayan bir albüm çalışmasına katıldı. 1903 yılında Türk Esliha-i Atika Müzesi’nin kuruluşu için oluşturulan komisyonda görevlendirildi ve 1909 yılında Baş Ressam olarak başladığı Harbiye Matbaası’nda iki yıl çalıştı.
1909 ile 1912 yılları arasında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Başkanı oldu. 1909’da Üsküdar İskele Gazinosu’nda resim sergisi düzenledi. Cemiyetin yayın organı olarak Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi adıyla ayda bir yayımlanan mecmuanın çıkarılmasına önayak oldu.


1910 yılında Şehzadegan sınıflarında hocalık yaptı, 1911’da sağlık durumunun bozulmasıyla Harbiye’den emekliliğini istedi ve Kaymakam (Yarbay) rütbesindeyken emekli oldu.
Hoca Ali Rıza sonraki yıllarını resim hocalığı yaparak geçiriyor. Aralarında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi, Çamlıca Kız Lisesi, Üsküdar Kız Sanayi-i Mektebi gibi birçok eğitim kurumunun bulunduğu çeşitli okullarda eğitim verdi. Yıllarını ekonomik sıkıntılar içinde geçirdi ama resimlerini satmayı hiç istemedi. Sadece bazı resimlerini sevdiklerine hediye etti.


Hoca Ali Rıza resimlerindeki zarif renk seçimi, dokuyu ortaya çıkaran fırça darbelerini ustalıkla kullanışı, ışık ve gölge oyunlarını büyük bir doğallıkla verişi sayesinde olağanüstü güzellikle manzara resimleri çıkarmış. Fotoğraflardan değil, yakından bakınca resimlerini nasıl oluşturduğu görülüyor. Renk kullanımındaki sadelik, doğal tonların hakimiyeti eserlerine üst düzey kalite kazandırıyor. Bunların resmi çok seven bir insanın çalışmaları olduğu hemen hissediliyor. Resimleriyle görme yeteneği o kadar gelişmiş ki gözlerindeki ifadeye bu yansımış, sergide yer alan fotoğraflarına baktığımızda sanki fotoğrafın içinden doğrudan bize bakmıyormuş gibi görünüyor. Daha 100 yıl kadar önce klasik resim sanatı ülkemizde daha yeni oluşurken eserler vermeye başlamış, Empresyonizm (İzlenimcilik) akımı eserlerini görmeden içine doğan bir hisle empresyonist (izlenimci) eserler verdiği söylenen bir sanatçı. Asker Ressamlar Kuşağı’nın mensubu ve 1914 Kuşağı ressamlarının hocası olan bir sanatçı Hoca Ali Rıza. Sergide aslında çok fazla eser yok ama olanlar Hoca Ali Rıza’nın sanatını ayrıntılarıyla göstermesi için yeterli. Sergi 10 Mayıs’a kadar devam edecek.





Leave a Reply