Author: Sonat Ece Kaya
-
10+ color palettes to enliven our world: An act of generosity, compassion and love

I love to give away. I love to bring joy to people’s lives by bringing them thoughtful, generous gifts and thus providing them with happiness that I hope will be an enormous one. I’d love to see they become more optimistic and see the world through a clearer window. Generous giving creates a world of…
-
Yeni Bir Hayat (Öykü)

“Ne yaparsak yapalım başka yolu yok. Bu gezegende bir süre daha tıkılı kalacağız!” Ahmet Gündoğdu, önünde uzanan taşlık alanda ağır ağır ilerliyordu, ilerlerken sürekli önüne bir taş çıktığı için havalanmak zorunda kalıyordu ve yer çekiminin Dünya’ya nazaran hafif olmasının etkisiyle bu havalanmaları yavaş bir hareketle oluyordu. Yanındaki arkadaşı Erdal Gürel ona yetişmeye çalışırken sık sık…
-
Araftan Çıkış (Öykü)

Daha önce bu kadar güzel bir yere gelmediğimi düşünmem için çok sebep vardı. Göz alabildiğine uzanan ve hiç bitmeyecek gibi duran yemyeşil tarlalar, güneş battığı zaman kızıl ve sarının değişik tonlarına boyanıyordu ve pansiyondaki odama yerleşip pencereden dışarı baktığım ilk an gözüme çarpan, bu eşsiz kızıl koleksiyonu olmuştu. Güneşi çevreleyen irili ufaklı bulutlar değme ressamın…
-
Anlatıcının Çözemediğimiz Sırrı (Öykü)

Muhsin dedeyi ilk defa her okul çıkışı oynadığımız parkta gördük. Yerlere uzanan eskimiş gri paltosu, soluk lacivert pantolonu, çamur lekeli siyah botlarıyla kambur bir silüet halinde ilerliyordu. Elinde sanki dünyayı taşıyormuş gibi kocaman, ağır mı ağır dört torba vardı. Hali tavrı merakımızı uyandırdığından uzun süre gözlerimizi ondan alamadık. Elimizde olmadan ona yaklaşıp daha yakından seyretmeye…
-
Arabalara Neler Oluyor? (Öykü)

Güneş batarken kızıl ışıklarının içinden ağır adımlarla ilerlemekte olduğum hurdalıktaki arabalara değişik tonlarda yansıdığına dikkat ettim. Paslanmış demirler koyu kiremit rengine bürünmüş, dökülmüş boyaların üstüne bir kat kırmızı ton sürülerek yeni bir karışım elde edilmişti sanki. Bir an bir ressamın bu manzarayı çizerken tablosuna bu renkleri layıkıyla verip veremeyeceğini ya da sanatçıya has nesnelliğiyle bu…
-
Artemisia ve Antíokhos’un Mucizesi (Öykü)

Kazı alanından başımı kaldırıp ileride uzanan ağaçlara baktığımda bu coğrafyanın daha ne maceralara tanık olmuş olabileceğini merak ettim. Yaklaşık bir aydır Aydın sahilindeki bu sit alanıyla uğraşıyorduk ve bulduklarımız bizi hayrete düşürmeye yetmişti. Roma dönemine ait bir katmandan sonra karşımıza çıkan katmanlar çok daha eski uygarlıkların izlerini bizlere sunuyordu. Şimdi karşımızda uzanan İyonya Dönemi’nden kalıntılar,…
-
Altın Toz (Öykü)

Mızrakların toplandığı inceleme salonunda tam bir saattir tartışıyorduk. “Bak burada, tam orta bölümde yanık izleri var, buradaysa mızrağın ucuna daha yakın. Bu demektir ki, mızraklar sahipleri tarafından bir yere toplanıp yakılmamış. Savaş esnasında yakılmışlar, çünkü savaştıkları nesne ateşe çok yakın duruyormuş.” “Peki, denizin ortasında o kadar büyük bir ateşi yakacak şey ne olabilir? O ateş…
-
Arif Dedenin Büyük Sırrı (Öykü)

Akyazı köyünde yine büyük bir hareketlilik vardı. Daha iki gün önce gece vakti bazı köylülerce görülen ve ortalığı birbirine katan garip ışıklar tekrar ortaya çıkmış, bütün köy ahalisine tekrar uykusuz bir gece geçirtmişti. Ahmet, köyün muhtarı Emin efendiye heyecanla sordu. “Bu sefer nerede görmüşler bu ışıkları?” Emin efendi titreyen elini kuzey yönünde bir noktaya uzatarak,…
-
Kuzey Denizinin Değerlisi (Öykü)

“Bu Norveç ne de güzel ülkeymiş!” Pelin kollarını açarak olduğu yerde döndü. “İyi ki geldim!” İki gündür Norveç’in kuzeyindeki Nordstrand adlı bu şirin kasabadaydı. Rengârenk, kutu gibi evleriyle, yemyeşil doğasıyla bambaşka bir yer olan bu kasabayı daha görür görmez çok sevmişti. Bir saattir bu sahil yolunda yürüyüş yapıyordu. Ne iyi gelmişti bu gezi, şimdi ilerideki…
-
Salih (Öykü)

Onu bir akşamüstü, okuldan sonra mahallenin boş arkasında yaptığımız çift kale maçtan dönerken ara sokaklardan birinin kenarında bulduk. Yerde tek başına, sanki en ağır darbeyi hayattan almış gibi, yardım istemeye bile mecali kalmamış gibi yatıyordu. Aldık, çevirdik. Osman, “Bu bir yarasa!” diye heyecanla bağırdı. “Eee, ne olmuş! Ne var ki bu kadar heyecanlanacak.” “Ne bileyim…
